Bartın Bayan Masör Hizmeti Ebru
Bartın Bayan Masör
Bartın Bayan Masör sonra sessiz bir şekilde koştu. Önünde
yanıp sönen ışıklar, birbirleriyle kaynaştı ansızın; ormanın
kükreyişi gök gürlemesini andırdı. Tam yolunun üstünde
yüksek bir çalılık, koskocaman bir yelpaze benzer biçimde alevleniverdi.
Ralph, olanca hızıyla koşarak sağa saptı. Sol yanına sıcaklık
vuruyordu ve yangın, deniz sularının yükselişi gibi hızla
ilerliyordu. Arkasından gelen ulumalar arttı; bir takım kısa ve
keskin bağırışmaya döndü: Onu görmüş olduklerinin bir işaretiydi
- Sağında kahverengi bir şekil belirdi, sonra yok oldu.
Hepsi koşuyorlar, deliler benzer biçimde bağlarırıyorlardı. Ralph, çalıları
çatırdatarak yaklaştıklarını gördü. Solunda, yangının sıcak
parlak gök gürültüsü vardı. Ralph, yaralarını, açlığını,
susuzluğunu unuttu; tepeden tırnağa korku kesildi; kanatlı
ayaklarla, ormanın içinden kumsalın açıklığına doğru uçan
umutsuz bir tehlike. Gözünün önünde lekeler sıçradı. Bu
lekeler, çabucak genişleyen, sonrasında yok olan kırmızı halkalara
döndü. Kendi gövdesinin altında, sanki başka birinin
bacakları artık yorulmuştu ve o korkunç uluma, tehditle yüklü
yırtık pırtık bir saçak gibi ilerliyor, sanki tepesine iniyordu.
Ayağı bir köke takılan Ralph tökezledi; ardından gelen
uluma daha da yükseldi. Bir barınağın ansızın alev alev
yandığını gördü. Yangın bir kanat benzer biçimde, sağ omuzuna çarptı.
Suyun ışıltısını gördü. Sonrasında yere yıkıldı; kendini korumak
için kolunu kaldırdı, acıma dilemeye çalışarak ılık
kumlarda yuvarlanıp durdu.
Bartın Bayan Masör
Ralph sendeleyerek ayağa kalktı; daha da korkunç
durumlara hazırlanmak için gerildi. Başını kaldırdı; siperli
dev gibi bir kasket gördü. Kasket beyazdı ve yeşil siperliğin
üstünde bir taç, bir çapa, altın renkli dallar vardı. Beyaz
denizci giysisini, apoletleri, üniformanın önündeki sıra sıra
yaldızlı düğmeleri gördü.
Bir deniz subayı, kumda durmuş, başını eğmiş, hem tetikte
aynı zamanda hayretle Ralph’a bakıyordu. Gerisinde bir filika
vardı. İki deniz eri, filikanın pruvasını kuma çekmiş,
tutuyorlardı. Filikanın arka kısmında, elinde bir makineli
tüfek, başka bir deniz eri duruyordu.
Ulumalar azaldı; kesildi.
Subay, kuşkulu kuşkulu Ralph’a baktı bir süre; sonra
tabancasının kabzasından elini çekti:
“slm.”
Ne denli kirli bulunduğunu bildiği için biraz utanan Ralph,
çekine çekine karşılık verdi:
“merhaba.”
Son yorumlar